Türkiye’de özellikle 2000’li yıllardan sonra artan bir biçimde ekonomik büyümede inşaat sektörüne öncü bir rol biçilmektedir. Bu durum sadece Türkiye ve İstanbul’a özgü değildir. Sermaye birikimi içine girdiği darboğazı aşmak için artan oranda mekânsal yatırımlara ve mekânın yeniden üretimine yüklenmektedir. Bunun, dünya ekonomisinin içinde bulunduğu kriz ve bununla bağlantılı olarak yaşanan finansallaşma süreçleri ile çok yakın ilişkisi olduğu bilinmektedir. Bu çalışmada inşaat odaklı birikim, söz konusu teorik temellerinden çok, İstanbul özelinde ve inşaat sektörünün büyük bir kısmını oluşturan konut yatırımları çerçevesinde tartışılmaya çalışılmıştır. Makalenin amacı, bu alanda çalışanlar için bir muamma olan veri eksikliği nedeniyle önem kazanan İstanbul’da konut stoku ile ilgili tahminlerde bulunmak ve bu tahminlere dayanarak sıkça kullanılan konut açığı ve konut fazlası gibi kavramların sınıfsal boyutunu İstanbul örneği üzerinden ortaya koymaktır.